1 Ocak 2015 Perşembe

Damar Sözler

Buruk hasret dolu geceleri öldüreceğim bir gün. Bu ayrılık şarkılarını kurşuna dizeceğim, ve seni benden ayırdığı için kaderimi mahkemeye vereceğim..
Ben sensizdim akşamın yaklaştığı saatlerde. Kahrolursun görme ağladığımı. Başlayan düşü şafakla birlikte dağıtır, ansızın her gün batımı..
Bir umuttu yalnızlık. Bir şeyleri paylaşamamaktı belki, gözler dalıp giderken, yaralı bir serçeye, ağlayan bir buluttu belkide,
belki belkilerle dolu bir hayattı bu..
Ben sigara dumanının altında yana yana en sonunda kül oldum. Sen kibritin hiç yanmayan ucunda birinin hayatından geçmiş oldun..
Tek başına hayatı öğrenen insanı,
kimse yokluğuyla korkutamaz!
Atladım bi köprüden yalnızlığa. Kollarını açmış beni bekliyordu son tesellim. Usulca gittim yanına. O an kollarının arasındayken, ona ilk defa ne kadar çok yakın olduğumu söyledim. Onu çok özlediğimi. "Bende seni" dedi ölüm..
Boşuna düşünme öldükten sonra hayat var mıdır diye! Sor kendine bu dünyada yaşadım mı diye..
Ağlamıyorum ben! Hani adet gereği yıkarlar ya ölüleri. Ben de yıkıyorum işte yanağımdaki o rahmetli gülümsemeleri..
Bir Mezar Şehri Gibiyim Bugünlerde. Ruhsuz Ölüler Taşıyorum
Beynimde Ve Yüregimde. Sahi Ben Kaç Damla Gözyaşıyım Gözbebeklerinizde?
Peki ya yüreğim!
Haddi hesabı yok içindeki "can" kırıklarının..
Bitti dedikten sonra ne cevap bekliyorsun ki? Ne yaşanmışsa göm gitsin.
Ölüye sorulmaz ki kefenin metresi, sar gitsin!
Senin Kimin Kimsen Yok mu Keder?
Benim Bildiğim Misafirlik Dediğin, Üç Gün Deyince Biter!
Dön Dünya, Dön İstediğin Kadar!
Ne Sen Umrumdasın Ne de Senin Gibi Dönenler..
Bende yokluğunun kıyameti koparsa,
sende varlığımın cenaze namazı kılınır..
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak.
İpek halıya benzeyen bu toprak, bu cehennem, bu cennet bizim..
Canımı Yakan Gidişlerin Değildi Zaten! Canımı Alan O Zifiri Sözlerindi..
Herkes bir gün anlar sevdiğinin kıymetini.
Ama gidince, ama bitince, ama ölünce. Kısaca iş işten geçince..
Canını yaktıysam keyfimden değil, üşüme diye..
Bizim Kurduğumuz Hayallerde Ölüm,
Yaşadığımız Hayatta Ölümün Kendisi Vardır..
Sonra çay bize bir gerçeği daha öğretti!
Bekleyen her şey soğur, acır ve bayatlar..
Pusulası yok yaşadığım hayatın. Yüzüme hasret çarptı ağladım!
Ne olur gel! Çıkar düşlerimden intiharları..
Kussam kaç intihar çıkar içimden. Kessem kaç ayrılık akar bileklerimden..
Gidiyorum avuçlarımda cam parçalarıyla,
kanla siyah duvarlara hayallerimi yazmaya..
Müebbet mi kesildi masum olduğum halde cezam?
Bitmeyecek mi kaoslarda boğulduğum kabustan bozma rüyam..
Ölümümü diriltmek istiyorum yokluğunla.
Kendimi diriltecek kadar ölü, seni ölümüne sevecek kadar deliyim ben..
Bu yalnızlığım gerçek hayattan alınmıştır.
Ve tüm hakları yüreğimin en dipsizliğinde
her hakkı saklıdır..
Beddualarımı Onda Bırakır Sevaplarımı Yüreğimde Saklarım.
Masum Bir Günahsa Yaşadığım Gururumdan Susarım..
Ben büyük rüzgarların adamıyım. Benim sevdalarımda büyük olur öfkelerimde.
Ben seversem destan, kızarsam katliam olur!
Kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyenler için gelmedik bu dünyaya.
Zamanında kıymet bilmeyene ne tekrarımız olur ne de özetimiz!
Bir bavul dolusu cümle var defterimde. Sen yollarına 29 harfle
acı döşeyen bir şahsa 'yara' değil de 'yar' diyebilir misin?

Birtek kurşun çaredir bu acıya! Rabbim sen bu kulunu bagışla.
Bedenim çürürken bu kara toprakta, ruhum seni bekleyecek buralarda..
İnsanlar gördüm hep varmış gibi gelip.
Hiç yokmuş gibi gittiler..
Kendim için yaşamadım başkaları için öldüğüm kadar!
Dumanımda o vardı, sigarayı bıraktım. Kadehimde o vardı, içkiyi bıraktım!
Rüyalarımda o vardı uyumayı bıraktım. Baktım ki onsuz olmuyor, yaşamayı bıraktım!
Beraber yatmaya ne dersin, 1 mezarda 2 ceset..
Ben bazen kendimden vazgeçiyorum.
Kalkmış bana "benden vazgeçemezsin" diyorsun!
Mutluyum işte..
Uyurken rüyalarımda, içerken halüsinasyonda..
Fakir Bir Çocuğun,
Kuru Ekmeği Sevdiği Gibi Sevdim Seni.
Başkaları Burun Kıvırıp 'Çöpten' Sayarken,
'Nimetten' Sayıp, Allah'a Şükreder Gibi..
Gecenin Bir Yarısı Uyanıp "Bir Sigara İçeyim" Derken,
Paketi Bitiren İnsanın Derdi Büyüktür..
Geç kalma huzurum, bekleyenin var..
Sorun şu ki! Bu ara hissettiklerimin şarkısı bile yok..
Bir türkünün içinden geçer gibiyim.
Bir yanım ağıt, bir yanım umut..
Orta yolu olmayacak bunun,
ya sen çık bu kalpten, ya da ben çıkayım artık bu bedenden!
Sen susma! Sen susunca etraf karanlık..
Etraf bi ton kıyamet..
Görebileceğim yerde dur.
Nerde yoksan, orası bana kara toprak..
Çayıma dem ol sevgili.
Ben çok koyu sevdim seni..
‘‘Sensizliğin dilini çözsem de
Şivesine alışamadım daha..’’
Karanlıkta ağladım, ışıkta boyadım gözlerimi.
Kanlı yazılarla süsledim sensizliği..
Kadını kullanıp kenara atamazsın.
Eline bulaşır, yüreğine bulaşır, vebaline bulaşır..
Telaşlı renklerin karanlığıma tutsaklığındandı zindanlarının boyası.
Her bileğim ayrı ayrı kelepçeli..
Meyhaneden masam kaldırıldı, karakoldan defterim dürüldü, savcı kalemimi kırdı, darağacına tesbihm asıldı, sevmek bu kadar suçsa, beni asın razıyım..
Bu gözyaşlarımla gidecekse cennete birileri,
ben hıçkırıklarımı helal ettim bile..
İlacı olmayan bir hastalıkmış özlem.
Öyle ki, içtiğim çaya bakınca bile geliyorsun aklıma..
Dünyanın En Büyük Yüküdür;
Aklı Sende Olmayanı, Israrla Yüreğinde Taşımak!
Kaç promil gerekiyor, bizi çift görebilmen için?
Arapça şarkı gibiyim..
Anlayan gülüp oynuyor, anlamayan dua sanıp amin diyor!
Ölünce beni kalbine göm, mekanım cennet olsun..
Çok sigara içmiyorum aslında.
Çakmağıma kokunu doldurdum, özledikçe yakıyorum..
Sen dardaysan ben zordayım, sen ateşteysen ben kordayım.
Bir gün bu dünyadan göçüp gidersen, bilki senden önce ordayım!
Darağcına gitmek gibiymiş, elveda demeni engelleyememek..
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak. Sabahı iple çekeceksin.
Ne geceler rahatlatacak seni, ne gündüzler!
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksin..
Sahibine yetişecek hecelerin yoksa,
vurursun sükutunu, kör bir geceye..
Geçici asma beni, kalıcı öldür!
Boynumun izi kalsın, yüreğinin ipinde..
Öpemediğin, sarılamadığın, koklayamadığın
birini özlemek; ölümü özlemek gibidir..
Seni bitirir!

Benim seni içimde öldüreceğim yok. Kıyamıyorum!
Bi iç savaş çıksada, kim vurduya gitsen diyorum!
Öyle defalarca neşter vurmaya gerek yok bu yaraya!
Sen arada gel-git! O devam ediyor nasıl olsa kanamaya..
Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek!
Kurunun yanında yaş yanar mı bilmem ama,
gururun yanında aşk yanıyor..
Tövbe etmeye kıyamadığım tek günahımsın..
Ayrılığın resmini çizdim sarı odalara, yüreğimi soğuttum zemheri ayazında.
Sonra uzun uzun rüzgarın gülüşünü seyrettim çaresizce.
Ve gecenin en koyulaştığı yerde, ölümü kucakladım masmavi yüreğimle..
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor..
Soğuk bir alın yazısı titredi
dudaklarından ve kayboldun birden.
Meğer ben yüreği kayıp bir yazarın masalıymışım..
Vur emri ile aranan bir 'firari'
sınırı ihlal eden bir 'kaçakçıymışsın' gibi
saklıyorum seni 'can-evimde' bilesin!
Hani bir anda bir sancı girer ya yüreğine!
İşte o yaşadığın bensizliktir!
Benim yaşadığım sensizlik gibi..
Sen gidince boğazıma dolandı bir kördüğüm.
Benimle yaşamaktan mı korktun?
Ey uğruna öldüğüm..
Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında!
Ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana.
Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma..
Ama olmadı, hiç olmadı! Sen kandın güneşin o parlak rengine.
Bense bana bıraktığın yağmurların altında boğuldum gizlice..

Ömrüm diyerek kimseyi sevmeyin.
Çünkü giden ömür geri gelmiyor..

Dünya gözlerin kadar güzel olsaydı,
ölmeye değil yaşamaya hevesim olurdu..
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen.
Ben şimdi “aşk” karınla sana, ne şiirler yazarım..
Hani mutluluk gözlerinin pınarındaydı yar.
Sanki beni oradan akıtmış gibisin..
Neden suskunsun diyorlar. Yürek yâr'alı olunca,
bir "göz", bir de "kalem" konuşur.
Dil sus'ar bilmiyorlar..

Ceset taşıyan bir ambulansın siren çalması kadar anlamsız hayatım.
Morga ölü yetiştiriyor sanki duygularım..
Bence bir gün dön.
Artık kendimi zannedebileceğim bir şey kalmadı..
Susmak, gece gibidir bazen, en siyah renkleri bile örter..
(Mehmet Deveci)
Cezaevine benziyorsun sevdiğim umuda, sevdaya, özleme kapalısın.
- Bir hüzne açıksın, birde ölüme..
En kötüsüde ne biliyormusun. Hayatta yaşama sebebim dediğin
insanların seni tabuta koyması..
Umudunu yitirme diye bütün düşlerimi bıraktım gökyüzüne.
Ya sana gelecekler, ya da vurulup düşecekler hain bir yüreğe..
Belki senin için bir hiç kadar değersiz olmuşum.
Umut fakiri yollarımda, yanımda yokmusun?
Başkasının olsanda, bu kalp senindi.
Ben ölümle dans ederken, o artık elindi..
Hangi haram yokluğun kadar boğazımda kalabilir ki..
Beni bana emanet ettiğin gibiyim.
Ne gözlerime göz değdi, ne yüreğime ateş.
Seni acılarımın içinde canım gibi saklıyorum..
Yaramın adını sen koydum.
Özledikçe kanatıyorum..
Çocukken sobelediğim oyunların
masumluğu kadar s'aklımdasın..
Yürekli bir kadının başı,
yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır gelir..
(Nazım Hikmet Ran)
Bir gülü solduran dikeni değildir.
Koynumdaki boynun boynumdaki iptir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder